Zengin Ülkeler vs Fakir Ülkeler
Zengin ülkener neden zengin, Fakir ülkeler neder fakir
Dünyada 196 ülke var. Bunların 25 tanesi çok zengin ve Bu ülkelerdeki kişi başı ortalama gelir $100,000'ın üstünde
Avustralya, avusturya, belçika,
kanada, demark, finlandiya, fransa, almanya, hong kong, izlanda, irlanda,
italya, japonya, luxembourg, hollanda, yeni zelanda, norveç singapur, güney
kore, ispanya, isveç. İsviçre, tayvan, uk, amerika
birleşik devletleri
Fakat bunun ötesinde birçok ülke oldukça fakir ve bunların
da bir kısmı; çok çok fakir. Bunlar dünyadaki en fakir 20 ülke, Kişi başına
gelirin $1,000'ın ya da günlük 3 doların
altında olduğu yerler. Her ülke aşağı yukarı büyüme eğilimindedir, ancak fakir
ülkeler oldukça yavaş büyümektedir. Örnek olarak Zimbabwe’yi verebiliriz. bu hızda büyümeye devam ederse, 2722 yıl sonra
"zengin ülke" olarak sınıflandırılabilir. Bu yazıda öğrenmek
istediğimiz şey ise bazı ülkelerin neden
refah düzeyi yüksekken diğerleri oldukça fakir böylece zengin ülkelerin neyi
doğru yaptığını anlayabilir ve fakir ülkelerdeki karşılaşılan zorluk ve engelleri
daha iyi anlayabiliriz. Basitçe, ülkelerin zengin veya fakir olmasını belirleye
üç ana faktör bulunmaktadır.
Birincisi:
KURUMLAR
Kurumlar oldukça önemlidir. Açık konuşmak gerekirse, zengin
ülkeler iyi fakir ülkeler ise oldukça kötü kurumlara sahiptir. Yoksulluk ve
yozlaşma arasında doğrudan bağ
kurulabilir. Dünyanın en zengin ülkeleri Avustralya,
avusturya, belçika, kanada, demark, finlandiya, fransa, almanya, hong kong,
izlanda, irlanda, italya, japonya, luxembourg, hollanda, yeni zelanda, norveç
singapur, güney kore, ispanya, isveç. İsviçre, tayvan,
uk, amerika birleşik devletleri vs. basitçe en az yozlaşan ülkelerdir. Ve
en fazla yozlaşmış ülkeler ise en fakirleridir. Ülkeler yozlaştıkça, kurumların
gelişmesi için gerekli olan vergi toplanamaz ve bu kurumların yoksulluk tuzağından
kaçınması gerekir. Dünyanın en fakir 20 ülkesindeki varlığın yarısı offshore
bankacılıkta işlem görmektedir (vergi/denetim olmayan bankacılık sistemi) Bu
ülkelerdeki yıllık gelir kaybı 10 ile 20 milyar dolar arasındadır. Aynı
zamanda, uygunsuz vergi matrahı
nedeniyle, fakir ülkelerde güvenlik, eğitim sağlık ve ulaşıma yeterli yatırım
yapılamamaktadır. Şimdi, yozlaşmayı daha cömert bir bakış açısıyla
incelediğimizde
grup bazlı bakış açısı (Torpil) gözlemlemekteyiz. Günümüzde liyakat diyoruz
biz buna. Birini işe aldığınızı farz
edin. Zengin ülkelerde, bunun anlamı basitçe hak edeni bulmak, birçok kişiyle
mülakat yapmak ve içlerinden en iyisini herhangi bir kişisel bağı olmaksızın
seçmektir. Fakat fakir ülkelerde grup bazlı düşünme hakimdir ve bu yaklaşım kendi
kendisini yozlaştırmaktadır. Buradaki göreviniz anonim bir topluluktan en iyi
aday olarak gösterilen kişiyi, kendi gruplarından birini (amca, kardeş, kuzen,
vb.) seçmek amacıyla göz ardı etmektir. Bunun bir sonucu olarak, fakir ülkeler
kendilerine, bütün toplumdaki zeka ve yeteneğe erişim izni vermez. Ülkelerin
fakir kalmasına neden olan
ikinci faktör:
KÜLTÜR
- İnsanların aklında, görünüşlerinde ve inançlarında neler
olup bittiği... Burada, din ile olan ilişki ile ilgili çarpıcı bir istatistik
göze batmaktadır. Din ve refah ile ilgili eğer bir genelleme yaparsak, inançlı
insanların azalmasıyla, daha zengin insanların ortaya çıkma şansı artmaktadır. Dünyanın
en zengin 19 ülkesindeki nüfusun %70'i ya da daha fazlası inançların kendileri
için çok önemli olmadığını söylemektedir. Buradaki istisna, beklenildiği gibi,
dindarlığı ve muazzam refahı birleştirmeyi başaran Amerika Birleşik
Devletleridir. Ve tersine, dünyadaki yoksul milletler de son derece
inançlıdırlar. İşte, dindar ve doğaüstü inançlara derinden bağlı olan
insanların sayısı ve ülkeler: Cambodia, Yemen, Burma, Laos, Pakistan, Senegal ,
Tanzania, Afganistan, Gine, Burudi, Misir
Dünyanın en yoksul ülkesinde, basitçe herkes inançlıdır. Neden
inanç, refah yaratılması için bu denli kötüdür? Çünkü genel olarak dindarlık,
bu dünyadaki ve şu andaki düşüncelerin geliştirilemeyeceği, bu yüzden
ruhaniliğe ve öteki dünyaya odaklanılması gerekildiği fikrine bağlıdır. Bu,
yaşadığınız yere göre oldukça mantıklı hale gelebilir. Diğer taraftan zengin
ülkelerde, insanlar genellikle kendi kaderlerini, mücadele ederek ve
yeteneklerini kullanarak değiştirme konusunda kendilerine oldukça inanırlar Bu
arada, ABD'deki anormalliği açıklama gerekirse; din ekonomik büyümeyi yavaşlatmayan,
büyük bölümünün Protestan ve son derece materyalist bir çeşit algının egemen
olduğu farklı bir anlayıştır. O Yeni Kudüs'ün bir sonraki hayatınızda
kurulmasını değil, Şimdi ve burada, Kansas'ta Houston'da düşlemenizi istiyor Ülkelerin refahını ve
yoksulluğunu belirleyen bir diğer önemli faktör:
COĞRAFYA
Yoksul ülkelerin çok büyük bölümü tropik bölgelerde bulunmaktadır.
Bu bir tesadüf değil. Hayat, birçok yönden burada çok daha acımasızdır. Sorunlar
tarım ile başlar:
Tropik bitkiler genellikle çok daha az karbonhidrat
içermektedir. Yoksul ülkeler daha kötü topraklara sahiptirler. Ayrıca
muhtemelen şaşırtıcı şekilde, tropik iklimler fotosentez içinde uygun olmayabilir.
Tarihsel olarak, toplumun zenginliğinin büyümesinin büyük olasılıkla
belirleyici faktörü toprağı elleriyle süren çok büyük bir işgücünün serbest
kalmasına sebep olan, toplumun elinde bulunan evcil hayvanlardır. (at ve öküz
gibi) Ama tropikal Afrika'da, evcil hayvanlar zamanla korkunç bir bela
tarafından mahvedilmiştir. Çöl sineği. Bu küçük sinekler
-Afrikadaki sıcaklık
ve nem dolayısıyla özellikle orada bulunmaktadır. Muazzam ölçekteki hayvanları
öldürmekte onları uykulu veya hareketsiz bırakmaktadır ve tarımsal
faaliyetlerin gelişmesinde, Afrikalıların teknolojik gelişmelerinde ve servet
birikiminde derin etki bırakmaktadır. Tropikal bölgede sadece bitki ve
hayvanlar acı çekmez. Ekvatora yakın bölgelerde, korkunç hastalıklara maruz
kalabilen insanlar da dahil olmak üzere düşük gelirli ülkelerin tamamı en az
beş tropikal hastalıktan aynı anda etkilenmektedir. Zengin ülkeleri zengin
yapan mucizevi hava derecesi 16 derecedir. Ancak görünüşte tatsız olsada,
sonbaharın başlamasıyla 16 derecenin altına düşen hava kelimenin tam anlamıyla
medeniyetin temel taşlarını sarsmaya başlar Coğrafya aynı zamanda ulaşım
konularını da kapsar ve neredeyse tüm fakir ülkeler oldukça kötü şekilde birbirlerine
bağlanmışlardır. Tamamen kara ile çevrili Bolivya ve Paraguay Güney Amerika'nın
en fakir ülkeleri arasında yer alıyor. Afrikada sadece Nil nehri deniz
ulaşımına elverişlidir ve 15 kara ile çevrili ülkeden geçmemekte, bunlardan
11'i ortalama 600 dolar veya daha az gelire sahiptir. Tesadüfen olmamakla
birlikte Asya'nın en fakir ülkesi Afganistan da tamamen kara ile çevrilidir. Bir
diğer önemli konu ise doğal kaynaklardır. (Petrol veya kıymetli metaller gibi)
Doğal kaynaklar ciddi sorunlar doğurabilir ve çelişkili olarak fakir ülkelerin
fazlasıyla bunlara sahip olma eğilimdedir. Bu doğal kaynaklar iktisatçıların
deyimiyle arttırıcıdır: iyi kurumlara sahip bir ülkede zenginliğin artmasına
neden olurken, kötü kurumların elinde fakirliği daha da arttırıp, kaynak tuzağı
denilen olguyu tetikler.
Demokratik Kongo Cumhuriyeti
Dünyanın mineral bakımından en zengin ülkelerden biri
olarak; Her cep telefonunun içinde bir parça bulunan koltan maddesini dünyadaki
büyük bölümünü elinde bulundurmaktadır. Ama doğal kaynak zenginliği,elit
tabakanın toplumun geri kalanı ile işbirliği yapmaksızın tüm parayı elinde tutmasına
yardım eder. Örneğin, zenginliğin tek
yolunun yüksek teknoloji bir uçak motoru montajı yapmak olsaydı, toplumun
tamamının bu projeye destek olmasına ihtiyacınız olurdu, fakat sadece biraz
mineral çıkartarak bunu sağlayabiliyorsanız çok daha az insana ihtiyacınız
olur. Bunun yerine silaha ve ganimetini piyasaya taşıyacak bir uçak pistine ihtiyaç
olur. Coltan sayesinde gelen servet DRC'nin barbarlarını silahlı halde tutar ve
toplumun her bölümünde çöküşe neden olur.
Peki ülkelerin
refahını belirleyen bu çeşitli kurumlar, kültür ve coğrafya gibi faktörlerin ne
kadar önemli olduğunu nasıl ölçeceğiz?
Katı ve sabit bir kural yok, ancak bir araştırmacı olarak,
bir öneri sunulabiliriz:
Bir ulusun zenginliğinin %50'si kurumlarından, %20'si kendi
kültüründen ve diğer %10'luk paylar:
bulunduğu coğrafya, dünyanın geri kalanı ile bağlantısı ve jeolojik şansı
olarak tanımlanabilir. Eğer bir politikacıysanız, bu tartışma açık bir pratik
sonuç doğurmaktadır. Ama daha kişisel düzeyde,
bundan iki sonuç çıkabilir;
Birincisi, Alçakgönüllülük: Kişisel başarılarınızı, ne kadar
çok çalıştığınıza veya zekanıza değil, içinde yaşadığımız, yüzyıllar boyunca
gelişen ve farkında olmadan birikimini kullandığımız geniş topluluğa borçlu
olduğumuzu düşünmek daha iyi bir fikir olabilir. Ve aynı zamanda, Sevgi;
toplumun umutsuz durumundan ziyade, ülkelerin karşılaştığı anlaşılabilir ve
büyük problemleri görmeliyiz.
Anlayışımız, her zaman ortaya çıkabilecek insan hataları yerine,
sıtmayla, susuz topraklarla ve çöl sineğinin korkunç sıtmayı, susuz alanları,
çöl sineklerinin korkunç uğultusu yerine uğultusuna benzeyen umutsuz
topraklardaki sorunlarla mücadele ederek geliştirilebilir.
Zengin Ülkeler vs Fakir Ülkeler
Reviewed by AtillaTaha
on
Ağustos 09, 2019
Rating:
Günümüz için geçerli olabilir. Fakat geçmiş için bunu söylemek doğru değildir.
YanıtlaSil