İdeoloji ve Edebiyat
İdeoloji ve Edebiyat
Merhaba
arkadaşlar bu gün sizlere edebiyat hakkında ve şuan günümüzde oluşan
ideolojilerin birçoğunun aslında edebiyat sayesinde nasıl geliştiğini
anlatacağım. İlk başta edebiyatta hangi akımların olduğunu ve bu akımların
neleri savunduğunu konuşalım biraz;
Edebiyatta temel
olarak 15 akım mevcuttur. Edebiyat akımlarının hepsini tek yazıda anlatmak çok
uzun ve sıkıcı olacağı için birkaç önemli bulduğum akımdan bahsedeceğim.
Bunların;
Birincisi Hümanizmdir. Temelinde insanı sevmeye dayalı bir edebiyat akımıdır. İnsanları sevip onları yüceltmeği temel alır
Birincisi Hümanizmdir. Temelinde insanı sevmeye dayalı bir edebiyat akımıdır. İnsanları sevip onları yüceltmeği temel alır
İkincisi
rönesansçılar; Hümanizmden sonra hümanizm’in getirilerinden sonra özgürlük
düşünceini geliştirmiştir. Bilim ve Aklı temel alır bu edebiyat akımı.
Üçüncüsü
fütürizm(gerçekçilik); 20.
yüzyılda ortaya çıkmış, makineyi ve hızı edebiyata taşıyan edebiyat akımıdır.
I. Dünya Savaşı başlamadan ortaya çıkan bu akım, "geçmişten kopuşu,
yenilik ve değişikliğe yönelişi" ilke edinmiştir.
Dördüncüsü
Egzistansiyalizm(var oluşçuluk): Egzistansiyalizm, kökü İlkçağ Yunan felsefesine kadar uzanan
bir felsefe sistemidir. İkinci Dünya Savaşı'nın son yıllarında bağımsız bir
felsefe olarak ortaya çıkmıştır. Felsefe ve edebiyat alanında en önemli
temsilcisi ve kurucusu Jean Paul Sartre'dır. Bu akıma göre, insan kendi özünü
kendisi seçer. Bu görüş şöyle özetlenebilir: "Var" olma
"öz"den önce gelir; yani, insan önce dünyaya gelir, var olur, ondan
sonra olmak istediği gibi olur. Egzistansiyalizmin bu anlayışı, Nietzsche nin,
"Her insan, tarihte eşi bir daha tekrarlanmayacak biricik harikadır.''
sözünde, özlü ifadesini bulur.
Beşinci ve
son olarak sürrealizm (gerçek üstüçülük): Realizm, natüralizm ve parnasizm akımlarına tepki olarak
doğmuştur. Freud'un "psikanaliz kuramı'nın edebiyata uyarlanmış biçimidir.
Akımın bilgi ve esin kaynağı olan Freud'a göre, insanoğlunun dış dünyadan
edindiği alışkanlıklar, istekler bilinçaltında toplanır. Bu istekler düş, rüya,
yarı rüya durumunda çözülerek ortaya çıkar. Akımın kurucusu olan Andre Breton
bu akımı şöyle tanımlamıştır: "Gerçeküstücülük, ister söz, ister yazı ile
ya da başka bir yolla, düşüncenin gerçek işleyişini ortaya çıkarmak için
başvurulan, içinden geldiği gibi yazma yöntemidir. Bu, aklın denetimi
olmaksızın (rüyada olduğu gibi) her türlü estetik ve ahlak kaygısı dışında
düşüncenin yazılışıdır."
Şimdi bu
edebiyat akımlara dikkatli baktığımız zaman göreceğimiz üzre. Şuan ki
ideolojilerin birçoğu ile aynı doğrultuda ilerlemiştir. Farklı edebiyat
akımlarından bahsettiğimize göre asıl köşemin konusu olan ideoloji ve edebiyat
arasında ki ilişkiden bahsedeceğim. Çoğumuzun göz ardı ettiği edebiyat aslında
günümde ki bütün ideolojilerin fikir babasıdır. Çoğumuz edebiyatı sadece şiir
olarak görüyoruz. Fakat bu böyle değil. Türkçülük, Osmanlıcılık, Sosyalizm,
Kominizim, vs. bunların fikir babaları aslında edebiyattır. Louis Althusser,
İdeoloji ve Devletin İdeolojik Aygıtları isimli çalışmasında, “Her pratik,
ancak bir ideoloji yoluyla ve bir ideolojinin altında varolabilir.” Buna göre
insanın her eylemi doğduğu andan itibaren içerisinde geliştiği ideolojik
ortamın bir yansıması, bir ürünüdür. Yani insanlığın neredeyse kendisiyle yaşıt
bir eylemi olan edebiyatın da ideolojiden bağımsız bir pratik olması
düşünülemez. Peki ideoloji ne demektir. Çünkü böyle konularda ilk başta
terminolojiyi, kavramları iyi belirtmek lazım, İdeoloji Temel bilişsel ve
değersel yönelimlere dayalı sistematik bir fikri yapıttır. Zira Althusser aynı
çalışmasında ideolojiden “bireylerin gerçek varoluş koşullarıyla kurdukları
hayali ilişki” olarak bahsetmektedir. Atatürk’ün şu sözü edebiyat ile
ideolojinin ilişkisi konusunda bizi bir adım daha yaklaştırıyor. “Tarihte
inkılaplar önce aydın kişilerin kafasında fikir halinde doğmuş, zamanla toplumu
sarmıştır.” Örneğin Voltaire, hemen her türden edebi eserleri ile kendi
ideolojisini hicivlerine yansıtarak Fransız Devrimi için adeta bir kuluçka
alanı oluşturmuştur. Ya da Gorki’nin Ana’sının Rus Devrimi için toplumda
yarattığı duygusal altyapıyı kim inkar edebilir? Mayakovski, Brecht, Orwell,
Neruda gibi dünyanın her coğrafyası ve milletinden edebiyatını ideolojisinin
hizmetine sunmuş isimleri çoğaltmak mümkündür. Ülkemizde özellikle eski
yazarlarımıza baktığımız zaman. Çoğu bir toplumu etkilemiş ve etkilediği
toplumlar tarafından bir ideoloji oluşmuştur. Örnek olarak İslamcılığın
fikri taşıyıcısı olarak Necip
Fazıl Kısakürek kendisi Türk edebiyatının en önemli şairlerinden biridir. Ona
göre şiir “Allah’ı arama işidir”. Yine Hüseyin Nihal Atsız, Ziya Gökalp
Türkçülük ideolojilerinin fikir babaları sayılır. Kendileri Türk edebiyatı için
bir mihenk taşıdır. Bu örneklerde gördüğümüz gibi aslında edebiyat toplumlara
yön vermede ve onları bilinçlendirmede son derece önemlidir.
İdeoloji ve Edebiyat
Reviewed by AtillaTaha
on
Ağustos 19, 2019
Rating:
Hiç yorum yok: