Kitap İncelemesi:Kızımla Ekonomi Sohbetleri(Kapitalizmin Kısa tarihi)
Kitap yazarı esi Yunanistan ekonomi bakanı şahsen kitabi oldukça beğendim fakat kişisel olarak şöyle sorunlar oldu okurken verilen analojiler de genelde yunan isimleri ve hikayeleri kullanılmış bu verilen analojinin biraz anlaşılmasını güçleştiriyor. zaten kitap çevirileri yapılacağı düşünülerek yazılmış bir kitap olmadığı için buna dikkat edilerek yazılmamış. Genel olarak piyasaları anlamak için yeterli değil gerekli bir kitap en beğendiğim bana katkıda bulanan söz ise
"Ortaya koydukları bu ideolojinin, bu yeni seküler dinin adı "Ekonomi"ydi(...)Normal insanlar onları okuduğu ya da dinlediği zaman sıkça şu sonuca varıyorlar: Ekonomi, onu anlama zahmetine girmek için fazla teknik ve sıkıcı. İyisi mi uzmanlarına bırakayım. Oysa ortada gerçek anlamda bir uzaman yoktur ve ekonomi ekonomistlere bırakılmayacak kadar önemlidir. Bu Kitapta gördüğümüz gibi dünyevi konulardan derin mevzulara, ekonomik karalar hayatımızdaki hemen her şeye yön vermekte. Bugün ekonomiyi "uzmanlarına" bırakma fikri, orta çağda yaşayanların servetlerinin yönetimini ilahiyatçılara, kardinallere ya da engizisyon mahkemesi üyelerine bırakmalarıyla aynı şey: Berbat bir fikir."
Diğer altını çizdiğim yerler ise Şunlardır.
"onların yoksulluğunun pekâlâ bizim zenginliğimize yol açan sürecin ürünü olabileceğini bir an bile düşünmeyiz"
Steinbeck şu ünlü kısmı yazdı. "Dünyada yeni meyveler yaratan insanoğlu, onların yenilebileceği bir sistem yaratamıyor, başarısızlık devletin üzerine büyük bir keder çökmüş (...) ve insanların gözlerinde yılgınlık, ve aç insanların gözlerinde giderek büyüyen bir gazap beliriyor. Ruhlarında gazap üzümleri oluşuyor, büyüyor, ağırlaşıyor, bağbozumuna hazırlanıyor."
"Bir insanın başına gelebilecek en kötü şey ne biliyor musun ? Çaresizlikten ruhunu şeytana satacak hale geliyorsun ama şeytan bile ilgilenmiyor!"
Andreas, Patmos adasındaki muhteşem yazlık evini satamadığından şikayet edip duruyordu. Ben de ona on euro karşılığında evi hemen satın almayı teklif ettim. Güldü, niyetimin bir şeyi satamamak ile istediğin fiyatın verilmemesi arasındaki farkı espriyle vurgulamak olduğunu anlamıştı. Ancak bazı insanları, "İşsizlik diye bir şey yoktur, yalnızca yeterince düşük fiyatla çalışmayı reddeden işçiler vardır," şeklinde düşünme yalışına iten de bu farktır
Eğer bir amaç yalnızca toplu olarak gerçekleştirilebilecekse, başarılı olmak için her bireyin yalnızca uyum içinde çalışması yetmez, diğer tüm bireylerin de öyle yapacağına inanması gerekir
Eğer iş yeri sahibi farklı Maria'ların hepsi piyasa koşullarının iyi olduğundan ve harcayacak paraya sahip yeterli sayıda müşterinin gelmeye devam edeceğinden eminlerse, Her biri farklı Vasily'leri işe alacak, onlar da artan gelirleri karşılığında buzdolabı, bisiklet ve diğer şeyleri satın alabilir hale gelecekler. Bu şekilde, muhtelif Maria'ların iyimser beklentileri gerçekleşecek. Aynı şekilde, eğer tüm Maria'ların yüzü asıksa ve satışların düşmesini bekliyorlarsa Vasily'leri işe almaktan kaçınacaklar, gelirler yerinde saymaya devam edecek, buzdolabı piyasası durgunluğa girecek ve tahmin edebileceğin gibi maria ve diğer girişimciler kötümser beklentilerinin gerçekleştiği sonucuna varacaklar.
Sorun, diğer değişkenlerin nedense bir türlü sabit kalmamakta inat etmesidir. Mesela maaşlar genel olarak düştüğü zaman görülen en büyük değişim müşterilerin de haliyle düşen satın alma gücüdür.
İşsizlik inkârcıları bu yüzden hatalıdır; işgücü piyasası yalnızca emeğin takas değerine değil, insanların ekonomik gidişat hakkında ki iyimser ya da kötümser öngörülerine de dayanır, dolayısıyla genel maaş indirimi işsizliği azaltmak şöyle dursun, işe alımların durmasına, hatta işten çıkarmalara yol açabilir.
Gördüğün gibi, Rousseau'nun geyik avı alegorisine geri döndük. Bir kriz ortasında genel maaş indiriminin istihdamı artırmak konusunda işe yaramayacağı hatta tersi olabileceği gibi, bir faiz indirimi açıklandığı zaman da bu çoğu zaman çaresizce bir hamle olarak yorumlanır, girişimcileri kötümserliğe teşvik eder ve onları geyik avından caydırarak bunun yerine yabantavşanına yönlendirir.
Piyasa toplumunun teknolojik yenilikleri el almasının tek sebebi işçileri robotlarla değiştirmek değil, maaşları onları robotlardan daha cazip kıldığı sürece insanları da makineleştirmektir
Sonuç olarak hiçbir işverenin rüyası, hiç kimsenin çalışma ihtiyacı duymadığı, kârın manasızlaştığı ve herkesin eşit, başka makinelerce tasarlanıp yönetilen makineler tarafından dağıtılan bir ortak refahın tadını çıkardığı toplum değil. Onların rüyası, kendi işçileri androidlerle değiştirilirken başka hiç kimsenin aynısını yapamaması, bu sayede diğerleri işçi çalıştırmaya devam ederek onların ürünlerine talep sağlarken, rakiplerinin ulaşamayacağı düzeyde güç ve servet biriktirmek
Ancak ekonomimizin yaşadığı periyodik sarsıntıların insan emeğinin toparlanması için birer fırsat sunduğu da gerçektir. iflas ve krizler en azından bir süre için emeği ucuzlatır ve ayakta kalan işletmelerin pahalı robotlar yerine çaresiz işçileri çalıştırmaya yönelmesini sağlar. Her kriz bir toparlanmaya gebedir. Tabii bunun tersi de geçerlidir.
Kitap İncelemesi:Kızımla Ekonomi Sohbetleri(Kapitalizmin Kısa tarihi)
Reviewed by AtillaTaha
on
Şubat 12, 2021
Rating:
Hiç yorum yok: