Top Ad unit 728 × 90

Son Köşe Yazılarım

Köşe Yazılarım

Hepimiz Birer Aptalız

Hepimiz Birer Aptalız 



Zorlayıcı süreçlerden önce öz güvenimizi artırmaya yönelik iyi niyetli girişimlerde, insanlar sıklıkla dikkatimizi güçlü yönlerimize çekmeye çalışırlar; zekamıza, yeteneğimize, tecrübemize.

Ama bu (ilginç bir şekilde) bazı tuhaf sonuçlara neden olabilir. Özellikle kendi itibarımıza gereğinden fazla bağlandığımızda, ortaya çıkan bir öz güvensizlik türü vardır ve bu durumu tehdit edebilecek gibi gözüken herhangi bir durumda endişelenmeye başlarız.

Sonunda gülünç gözükme riski bulunan zorlayıcı durumlardan çekiniriz. Tabii ki bu neredeyse bütün ilgi çekici durumları içerir. Yabancı bir şehirde, birinden bizi güzel barlara yönlendirmesini istemekten çekinebiliriz. Çünkü bizim cahil, zavallı ve kaybolmuş bir turist olduğumuzu düşünebilirler. Birini öpmeyi arzu edebiliriz, ama bizi ondan faydalanmaya çalışan bir ezik olarak görmeleri korkusundan bu arzuyu asla açığa vuramayabiliriz. Ya da çalıştığımız işte terfi için başvuramayabiliriz, çünkü üst yönetim bizi hayal gören kibirli biri olduğumuzu düşünebilir. Hiçbir zaman aptalca görünmemek için, kozamızdan fazla uzaklaşmaz ve böylelikle (en azından ara sıra)  hayatımızdaki en iyi fırsatları kaçırırız.

Öz güvensizliğimizin kalbinde bir insanın ne kadar saygın olması gerektiğine yönelik çarpık bir resim bulunur. Belirli bir yaştan sonra kendimizi alay konusu olmaktan kurtarmanın mümkün olduğunu düşünürüz. Düzenli olarak kendimizi küçük düşürmeden iyi bir yaşam sürmenin mümkün olduğuna güveniriz. Modern Avrupa'da şimdiye kadar yazılmış en büyüleyici kitaplardan biri,"Deliliğe Övgü" olarak adlandırılır ve Hollandalı bilgin ve filozof Erasmus tarafından yazılmıştır. Kitabın sayfalarında, Erasmus olağanüstü bir şekilde özgürleştirici bir görüşü öne sürer.

Sıcak bir tavırla, bize herkesin "ne kadar önemli ve bilgili olurlarsa olsunlar" birer aptal olduğunu hatırlatır. Hiç kimse (kitabın yazarı dahil) bu durumdan esirgenmemiştir. Kendisi ne kadar iyi eğitimli olsa da kendisinin de diğer herkes gibi sersem olduğunda ısrar eder: kararları hatalıdır, tutkularını kontrol etmekte zorlanır, batıl inanç ve mantıksız korku tarafından aldatılır, yeni insanlarla tanışmak zorunda kaldığında utanır, şık ziyafetlerde bir şeyleri yere düşürür. Bu son derece teselli edicidir. Çünkü bu bizim tekrarlanan aptallıklarımızın bizi en iyi topluluklardan hariç tuttuğu anlamına gelmez. Bir pislik gibi gözükmek pot kırmak ya da karanlıkta tuhaf şeyler yapmak bizi toplum için uyumsuz kılmaz. Bizi sadece Kuzey Avrupa Rönesansının en ünlü bilgini gibi olmaya birazcık daha yaklaştırır. 

Benzer şekilde, Pieter Brueghel'ın eserinden çıkarılabilecek neşelendirici bir mesaj vardır. Onun ana çalışması, "Felemenk Atasözleri", insan doğasına komik bir biçimde büyüden arındırılmış bir bakış açısı sunar. Herkes, onun da öne sürdüğü gibi, az çok delidir. Burada parasını nehre atan bir adam, burada ateşin üstüne çömelen ve pantolununu yakan bir asker, birisi kendi isteğiyle kafasını tuğladan duvara vuruyor, diğeri bir sütunu ısırıyor. Önemli bir şekilde, resim sadece olağan dışı birkaç kişiye yapılan bir saldırı değil. Resimde hepimizden birkaç parça var. Brueghel ve Erasmus'un eserleri, daha fazla öz güvene giden yolun, itibarımız konusunda kendimize güvence vermek değil. Doğamızın kaçınılmaz gülünçlüğüyle barış yapmak olduğunu öne sürer.  

Şimdi aptalız.. geçmişte de aptaldık, gelecekte de aptal olmaya devam edeceğiz... ve bunda bir sorun yok. İnsanların ellerinde böyle olmaktan başka seçenekleri yok. Kendimizi zaten ve doğamız gereği, aptal olarak görmeyi öğrendiğimizde, bizi biraz daha aptal gösterecek bir şey daha yapsak bile bir önemi kalmaz. Öpmeyi denediğimiz kişi bizi gerçekten gülünç bulabilir. Yabancı bir şehirde yol sorduğumuz kişi bizi hor görebilir. Ama bu insanlar böyle yapsalar bile, bu bizim için yeni bir şey olmaz, sadece uzun zaman önce kalbimizde zarif bir biçimde kabul ettiğimizi doğrularlar: 

Biz, onlar ve dünyadaki diğer her insan gibi sersemiz. Deneyip başarısız olma riskinin acısı esasen ortadan kalkar.

Aşağılanma korkusu bizi aklımızın karanlıklarında daha fazla takip etmez. Başarısızlığın kabul edilebilir bir standart olduğunu kabul ederek tecrübemizin olmadığı şeyleri denemekten çekinmeyiz ve böylece bu eninde sonunda, başlangıçta hesaba kattığımız sonsuz ters cevaplar arasında, işe yarar: bir öpücük alırız, bir arkadaş ediniriz, maaşımıza zam yapılır. Öz güven kazanmaya giden yol kişinin kendisine ciddiyetle her sabah, güne başlamadan önce kendisinin bir ahmak, bir aptal, bir kuş beyinli ve bir embesil olduğunu söyleme ayiniyle başlar. Bundan sonra üç beş tane daha aptalca davranışta bulunmak o kadar da önemli gelmemeli.

Hepimiz Birer Aptalız Reviewed by AtillaTaha on Eylül 08, 2020 Rating: 5

Hiç yorum yok:

All Rights Reserved by Atilla Taha Kördüğüm Kişisel Blog ©2019
Powered By Atilla Taha

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.