Mutluluk Nedir.

Merhabalar bu gün mutluluk üzerine yazmak istedim. Son günlerde hep kafamda olan mutluluk nedir? Sorusuna cevap bulmak istedim. Sosyal medyaların bize bastırdığı gibi gezmek, pub gibi yerlerde bulunmak,  deniz, kum gibi şeyler mi yoksa dünya üzerinde olan her insanın farklı bulduğu bir şey mi?

Yıllar öncesinde izlediğim. Will Smith’in ve oğlunun başrolünde bulunduğu “Umudunu Kaybetme” filmde ilk olarak sorgulamıştım bunu; fakat üzerinde çok durmamıştım hayatımın herhangi bir yerinde değişlik yapmak ihtiyacı hissetmemiştim. Sebebi hayatımın amacının ya da hayatın amacının farklı olduğunu düşündüğüm bir dönemdi. Şimdi düşününce mutluluk bir annenin çocuğunun başarı olmasında bulduğu gibi bizde farklı şeylerde bulabilir miyiz? Ya da sosyal medyaların çok etkisinde kalıp gezmek, partilerde bulunmak, alkol almak gibi eylemler mi bulacağız. Hiç zannetmiyorum. İnternet adı köşe yazımda belirtiğim gibi artık insanlar kendilerini tanımak için zaman ayırmıyorlar. İnsanlar görsün diye kitap okuyoruz. İnsanlara mutlu gözükmek için mutlu numarası yapıyoruz. Zevk almadığımız gezilerde kendimizi buluyoruz. Bunların yanlış yada doğru olmasını eleştirmek tabi ki benim haddim değil; Fakat şuanda gençlerimizin bulunduğu bunalımın farkı da olmamak içinde kör olmak lazım. Yaşadığımız huzursuzluğun asıl sebebi arada kalmış olmamız. Peki neyin arasındayız.

Ortaçağlara baktığımız zaman insanlar şu gün günümüzdeki gibi düşünüyorlardı. Başka insanların sende ne görüyorsa o oluyordun. Bu cümleyi biraz açıklamak isterim Orta çağda elit zümre de dahil olmak üzere hiçbir kişinin kendine özel odası yoktu. Bireyselleşme nerdeyse yoktu. Bir elbise diğer insanlar için komik ise o elbiseyi giyemezdiniz ve komikti. O sizin tarzınızınız, düşüncenizin bir önemi dahi yoktu. Belli yargılar toplum içinde kabul olmuş bu yargıların sınırlarını aşamazdınız. Başka insanlar eğer seni zeki olarak görürse zeki idin. Başka insanlar seni güzel olarak tanımlıyorsa güzel idin. Bu yargıları tabi yıkmak kolay olmadı ama artık yıkıldı.

Günümüzde yaşınızdan bağımsız bir şekilde kendi odanız, odanızın renkleri sizin zevkinize göre, duvarlarınızda istediğiniz sanatçıların posterleri asılı oluyor. Buda bize erken bireyselleşmeyi getiriyor. İstediğimiz gibi giyinme hakkımız var istediğimiz müzik türünü dinleme hakkımız var ve erken yaşlarda ben bir bireyim benim düşüncelerim ve fikirlerim var diyebiliyoruz.

Peki bireyselleşmenin ne gibi bir kötü yanı var? Asılda kötü bir yanı yok; fakat şuanda kendinizi bir birey gibi mi hissediyorsunuz? Zannetmiyorum. Sebebi bir birey gibi büyütülüp yetiştik fakat eskiden toplum baskısı varken şimdide sosyal medya baskısı var. Bir birey gibi yetiştirilip orta çağdaymışız gibi kalıp halinde yaşamamız gerekiyor. Bu içimizde ki huzursuzluk, bu içimizde ki ee denize gittim de ne oldu dediğimiz his.

Ben kişisel olarak güzel bir şarkının eşliğinde güzel bir kitap ile geçirdiğim vakitti hiçbir alkolden ve eğlence mekanında almadım. Yada güzel bir çay ile şu satıları yazarken aldığım vakitti hiçbir deniz, kum gezisinden almadım; fakat bu yazdıklarım da bir manipülasyon olabileceğinden haberiniz olarak okumanızı istiyorum. Çünkü bir cümlenin söyleyiş tarzı bizi kolayca manipüle edebileceğini  unutmayalım.  Örnek olarak soğuk bir kış akşamı içinizi ısıtacak sıcak bir viskinin mutluluğu dediğim zaman hiç alkol almayan biri bile bu düşünce tarzından etkilenip bu sözcüklerin büyüsüne kapılır. Bu sözleri en güzel reklam şirketleri, Tur şirketleri  kullanır ve bizi bunlar ile büyüler.

Kendimizi mutlu edebilecek eylemleri nasıl bulabiliriz. Bunun cevabı aslında bir o kadar zor ve bir o kadar kolay deneyerek. Örnek olarak resim çizmeyi deneyin.  Sonra  müzik yapmayı deneyin unutmayalım ama bunların hepsinin alt dallarının da olduğunu. Yazı yazmayı deneyin. Bulduğunuzda zaten kendiniz  anlayacaksınız. Sizi mutlu eden şeyin ne olduğunu ve mutluluğun ne olduğunu. Çünkü filmlerde anlatılan o mükemmel ilk görüşte aşkı bulacağınıza eminim. Bazen bunu güzel bir arkadaş sohbetinde bazen güzel bir müzikte bulacaksınız. Belki de bu söylediklerimde değildir. Yazımın başında bahsettiğim. Will Smith’in başrolün de oynadığı ” Umudunu Kaybetme” filmde dediği şeydir. Mutluluk bir andır. Bir süreklilik değildir. Belki de Üniversiteyi kazandığınız. O andır. Belki de  O aşık olduğunuz kız evet dediği andır. Ama her şeyden önemlisi kendinizi tanıyın.